İzmir Valiliği (BHİ) Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Saygıdeğer eşi Emine Erdoğan Hanımefendi, Sabancı Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası Konferansı Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi" programına katıldı. Konferansta konuşan, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa Birliği, Yunanistan'a 100 bin sığınmacı için bakın bu çok önemli, bunlar belgeli, 3 milyar avro destek verirken, Türkiye'deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı." dedi.
Konferansın, mültecilerin statüsü hakkında Cenevre Sözleşmesi'nin 70. yıl dönümünde tertiplenmesinin bu buluşmaya ayrı bir anlam kattığına işaret eden Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, burada dillendirilecek görüşlerin, göçün sebepleri ile sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik etkileri üzerinde düşünmeye sevk edeceğine inandığını belirterek, konferansa yurt içinden ve yurt dışından iştirak eden tüm akademisyenlere ve uzmanlara katkıları için şükranlarını sundu.
Göç konusunun özellikle son yıllarda küresel bir mesele olarak dünyanın gündemini işgal ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, günümüzde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insan hareketliliğinin yaşandığını vurguladı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, her sene milyonlarca insanın savaşlar, iç çatışmalar, istikrarsızlık, kıtlık, terör ve yoksulluk gibi sebeplerle evlerini terk ettiğini dile getirerek, dünya nüfusunun yüzde 3'ü göçmen olarak hayatını sürdürdüğünü, bu insan hareketliliğinde zaman zaman içimizi acıtan pek çok manzarayla da karşılaşıldığını kaydetti.
“İnsanlık Sadece Akdeniz'de Değil, Ege'de Ve Meriç'te De Sınıfta Kalmıştır”
Aylan bebek başta olmak üzere Ege'de yaşanan insani dramların hiçbirinin unutulmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, "Büyük hayallerle çıktıkları yolculuklarında azgın dalgalara meydan okuyan bu mazlumların özellikle botlarının nasıl kasten batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz'de değil, Ege'de ve Meriç'te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin güvenli yaşam hayalleri, kendilerini ölüme itenler tarafından Ege'nin sularına gömülmüştür." dedi.
2020'de yılında sadece Ege'de 9 bine yakın geri itme vakasının yaşandığına, göç konusunda Batılı devletlerin sürekli şikâyet etse de bu meselede asıl yükü taşıyanların gelişmekte olan ülkeler olduğuna işaret eden Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, “Kabul ettikleri birkaç 100 mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, doğrudan insan hayatı ile ilgili bu kriz karşısında sorumluluk üstlenmiyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verileri bu gerçeği çok yalın bir şekilde ortaya koyuyor. Mülteciler Yüksek Komiserliği rakamlarına göre 2020 yılında dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece 39 bin 500'ü 25 Batı ülkesine yerleştirilebilmiştir. Hâlbuki Türkiye sayıları 4 milyonu bulan sığınmacıya tek başına ev sahipliği yapmıştır, yapmaktadır. Türkiye'ye sınırlarını açması konusunda tavsiye verenler, bu süreçte sınırlarını kapatmış, mültecilere sırtını dönmüştür” diye konuştu.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, Türkiye ile Yunanistan sınırında mültecilere Yunan güvenlik güçleri tarafından açıkça zulüm edildiğini, utanç verici sahnelerin yaşadığını anımsattı.
Avrupa Birliği Ajansı Frontex'in de bu hak ihlallerine ortak olduğunu belirten Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, "Türkiye, kıtaların ve kültürlerin kavşağında bulunan bir ülke olarak göç olgusuna asla yabancı değildir. Asırlardır doğudan batıya, kuzeyden güneye kıtalar ve bölgeler arasındaki insan hareketliliğinin merkezinde biz yer alıyoruz” ifadelerini kullandı.
Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere son 500 yılda zulme uğrayan, baskı gören, inancı, rengi, kültürü dolayısıyla ayrımcılığa maruz kalan milyonlarca insana kapılarımızı açtığımızı ifade eden Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ‘tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumları asla vermem' diyen bir devlet geleneğine sahip olduğumuzun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki çatışmalar başladığından bu yana, bu tarihi sorumluluğu milyonlarca muhacire ensarlık yaparak bir kez daha yerine getirdiklerini vurgulayarak, "Maddi imkânları bizden kat ve kat fazla olan ülkeler, mültecileri toplama kamplarına mahkûm ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık." ifadelerini kullandı.
Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın görevde olduğu dönemde kendisini arayarak ve Kobani'deki Kürtlerin zor durumda olduğunu ve kapılarımızı açma noktasında destek istediğini anlatan Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Dedim ki şu anda bunlar nasıl olacak? Bana verdiği cevap şu: 'Bu insanlar ölümle şu anda karşı karşıya.' Peki, ne yapacaksınız? Aldığım cevap şu: 'Biz gerekirse uçaklarla buraya artık her türlü mühimmatı indireceğiz.' Yapacağınız bu operasyona ben katılamam dedim. Çünkü o operasyonun ötesini görüyordum. O operasyonun ötesinde ciddi bir savaş söz konusuydu. Nitekim de öyle oldu ve o olayla birlikte binlerce, on binlerce Kürt kardeşimiz operasyonda öldü." diye konuştu.
Türkiye'nin kapılarını açtığını ve on binlerce Kobanili Kürt'ün hala Türkiye'de olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz onlara kapımızı kapamadık. Halep'teki Arap kardeşlerimize de biz sahip çıktık." dedi.
"Büyük Bir Göç Krizini Biz Engelledik"
Mağdur durumdaki bu insanlara kendi vatandaşlarına verdikleri hizmetin aynısını hiçbir karşılık beklemeden sunduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırdığımız bölgelerde de büyük bir göç krizini biz engelledik. Bütün bunları da çıkar hesabı veya reklam olsun diye değil, inancımızın, imanımızın, kültürümüzün bir gereği olarak yaptık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Türkiye'ye verilen sözlerin çoğunun tutulmadığını gördüklerini belirterek, "İsim vermeyeceğim, hepinizin çok iyi tanıdığı, bildiği liderler bunlar ve bu liderlere şurada, yani İdlib'de, Suriye'nin kuzeyinde briket konutlar yapalım dedik. Bir adım atalım. Bu briket konutlardan ne kadar yaparsınız diye sorduğumuzda 'Ne kadar yapalım?' filan dediler. Dedik biz işte burada şöyle bir 50 bin, 100 bin konut yapalım istiyoruz, bunun bir kısmını da siz üstlenin. İnanır mısınız verdikleri sözü yerine getirmediler, bize elli dereden elli türlü su taşıdılar." diye konuştu.
Türkiye'nin bölgede 52 bin briket konut yaptığını söyleyen Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, "İstedik ki artık bu insanları çadırlarda yaşatmayalım, 50 bin briket konutta yaşasınlar istedik. Avrupa Birliği Yunanistan'a 100 bin sığınmacı için bakın bu çok önemli, bunlar belgeli, 3 milyar avro destek verirken, Türkiye'deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı. Bir araya gelip konuştuğumuzda kesinlikle hep yalan, yalan, yalan. 'Şu kadar verdik, bu kadar verdik'. Nereye verdiniz? Doğru konuşmuyorsunuz” ifadelerini kullandı.
18 Mart mutabakatıyla Türkiye'ye taahhüt edilen 6 milyar avronun aradan geçen süreye rağmen halen tam olarak gönderilmediğini belirten Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, “Uluslararası basın kuruluşları bile bu gerçeği görmeye, yeni yeni teslim etmeye başladılar. Geçtiğimiz günlerde uluslararası medyada yayınlanan bir habere göre Suriyeli mültecilere sahip çıkan tek devlet Türkiye'dir. Muhtemel katliamların önündeki yegâne engel de Türkiye'nin bu bölgedeki askeri varlığıdır. Bizim askerimiz olmasa zaten bunların yapacağı şeyler hiç belli değil. Çünkü biz paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan, dünyayı iyiliğin değiştireceğine, dünyanın iyilikle ayakta kaldığına iman eden insanlarız. Bizim böyle bir farkımız var."
"420 Bin Sığınmacı Geri Döndü"
Suriye'nin kuzeyindeki güvenlik ortamı iyileştikçe Türkiye'deki Suriyelilerin güvenli ve gönüllü olarak ülkelerine geri dönüşlerinin de hızlandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörden temizlediğimiz bölgelere şimdiye kadar sadece ülkemizden 420 bin sığınmacı geri döndü. Suriye'de siyasi çözüm çabalarında mesafe kat edildikçe, istikrar ve huzur ortamı tekrar güçlendikçe bu geri dönüşler daha da artacaktır." dedi.
Suriye'de istikrarsızlıktan beslenen bölücü terör örgütünün özellikle son günlerde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "PKK/YPG'nin kalleş saldırıları sebebiyle bir ay içinde onlarca masum sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Teröristlerin ülkemizce tesis edilen huzur ve güven ortamını bozmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Nasıl daha önce gerektiğinde kimseye bakmadan terör yuvalarını imha etmişsek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere yönelik de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Göç meselesinin üstesinden yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının körüklenmesiyle gelineceğini düşünmenin büyük bir yanılgı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Gelir adaletsizliğinin bu derece keskinleştiği bir ekonomik düzende, göçü tamamen bitirmek mümkün değildir. Koronavirüs salgını ise göçmenlerin sıkıntılarını artırmış, zaten kırılgan bir iklimde yaşayan bu insanların durumlarını daha da zorlaştırmıştır. Asıl yüzleşilmesi gereken göçü besleyen sorunlardır, her yıl milyonlarca insanı evlerini, yurtlarını terk etmeye zorlayan sebeplerdir. Bu yüzleşmeye, göç meselesinin elbette güvenlik boyutu da olan ama asıl insani, siyasi ve sosyal bir mesele olduğunu kabul ederek başlayabiliriz. Daha önce ifade ettiğim gibi her göç aynı zamanda yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü farklı insanların kucaklaşmasıdır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlikten taviz vermedikleri gibi göç olgusuna yalnızca güvenlikçi bir pencereden de bakmadıklarını ifade ederek, “Bir tarafta göç konusunda faaliyet gösteren kurumlarımızın kapasitesini güçlendirirken, diğer taraftan da dünyadaki iyi ve başarılı örneklerden istifade etmeye çalışıyoruz. Yarının büyük ve güçlü Türkiye'sini içe kapanarak değil, dışa açılarak inşa edebileceğimizin farkındayız. Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen yabancılara nasıl her türlü imkânı seferber ediyorsak, eğitimde, akademide, bilimde, sanatta, ticarette bu ülkeye katkı sunmak isteyenlere de gereken kolaylığı göstereceğiz. Bilhassa ülkemizde eğitim görmüş, milletimizle ünsiyet geliştirmiş, Türkiye ile gönül bağı olan insanlara yönelik farklı adımlar atacağız. Değişen şartlara ve ülkemizin ihtiyaçlarına göre göç ve göçmenlerle ilgili politikalarımızı olumlu yönde yenilemeye devam edeceğiz. Konferansın bize bu doğrultuda yeni ufuklar sunacağına inanıyorum. Özellikle botları şişleyenleri biliyorsunuz. Komşu Yunanistan'ın polis ve sahil güvenliğiyle o botları nasıl şişleyerek batırdığını ve o savunmasız insanların denizde nasıl öldüğünü biliyorsunuz. Bu gerçekleri tüm dünyaya biz anlattık, anlatıyoruz. Görüntülü de anlattık. Ne anlatırsan anlat bir kulaktan giriyor öbür kulaktan çıkıyor. Biz yine de anlatmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması öncesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası ve Korosu müzik dinletisi sundu. Programda ayrıca "Göç ve Suriye - Bir Kronoloji" başlıklı filmin gösterimi yapıldı.